Geçen sene Zimbabve’deki Antelope Park’ta yer alan bir aslan rehabilitasyon merkezinde gönüllü olarak çalışırken Matobo Ulusal Parkı’na günübirlik ziyaret gerçekleştirileceğini öğrenince ben de hemen ismimi yazdırdım. Çünkü, bu ulusal parkın benim için en önemli özelliği benim en çok sevdiğim hayvanlardan biri olan gergedanlara en sahipliği yapmasıydı.
Diğer gönüllü arkadaşlarımla sabahın çok erken saatlerinde yola koyulduk. Yaklaşık olarak 3 saat sürecek olan yolculukta güvenlik güçlerince defalarca kez durdurulduk. Zimbabve’de çok genel olan bu durumu böylece ilk kez tecrübe etmiş oldum. Tam bunalmaya başlamıştım ki Zimbabve’nin en önemli ikinci şehri olan Bulawayo’ya vardık. Burada bizi bir rehber alacak ve onun safari aracıyla ulusal parka doğru yola çıkacaktık.
Zimbabve’de İngilizce kökenli Afrikalılara denk gelmek çok zor değil. Zimbabve eski bir Birleşik Krallık sömürgesi. Bizim rehberimiz de bir İngiliz göçmeniydi. Zimbabve’de kanımın en çok ısındığı insanlardan biri oldu. Bulawayo’dan ulusal parka kısa süreli yolculuğumuzda da bir çok kez durdurulduk ve hatta rehberimiz bir trafik cezası yedi.

Ulusal parka giriş yaptığımızda rehberimiz genel kurallardan bahsetti. Sessiz olacak, tek sıra halinde gidecektik, gergedanları gördüğümüzde çok heyecanlanırsak ona haber verecektik. Ulusal parkta askerler de vardı ve onların resmini çekmememizi tembihledi.
Gergedanları görünce büyülendiğimi itiraf etmeliyim. Bizi gördüklerinde aşırı bir tepki vermeseler de onlarla aradaki mesafeyi korumak çok önemliydi. Fakat, ne kadar özel olduklarını mesafeli bir gözlemle bile rahatlıkla anlaşılabiliyordu. Rehberimiz daha sonra bizi etrafında topladı ve güneşin kavurduğu, arazideki dikenlerin bacaklarını yolduğu, belinde silahı olan bu İngiliz aksanlar adam bize çok güzel bir konuşma yaptı. Gergedanların nesillerinin tükenmesinden, vahşi hayatın mahvolmasında kamu görevlilerinin ihmalkarlıklarından iç çekerek bahsetti. Bize orada gördüklerimizi herkese anlatmamızı, böylece bir farkındalık oluşacağını söyledi.

Daha sonra bir yemek molası verdik ve Matobo tepelerine (Matobo Hills) çıktık. Burası iki yönden çok kıymetli. Birincisi manzarası, ikincisi ise tarihi değeri. Burası UNESCO Dünya Mirası listesinde.

Matobo Ulusal Parkı

Matobo Ulusal Parkı sadece vahşi hayata dair değil, aynı zamanda kültürel izlere de rastlayacağınız bir yer olduğu için ben de güzel bir etki bıraktı. Eğer yolum bir daha Zimbabve’ye düşerse burada daha fazla vakit geçirmek isterim.